“…terzilikte bilgelik, çıplaklığı geliştirmektir,
demir levhalar arkasındakini sadece hak edene,
sadece hak edene, işte sadece ona bildirmektir.
Giysi günahkarların gözüne perde,
temiz kalplere ise kalpten bir penceredir.
Örmektir.
Güzelliği nazardan, günahtan saklayıp, bilgiye gösteririz.
Bizler terziyiz. Çıplak derinliğin bildiricileri.”
H.Kaytan

Göç Kapısı


Her göç eden ardında bıraktığını cismen terk eder. Hep bir parça, hatta bütününü taşır geldiği yerin içinde. Düşlerinde ve düşüncesinde bıraktığı gibidir her şey. Oysa geri döndüğünde bulacağı aynı değildir. Bir kez çıkmıştır yola, dönüp dolaşıp gelse de geri, yolda yitirdiklerini toplamak kolay mıdır sanırsınız? Her şey akar zaman gibi, göçer gibi, göçerin sırtına yüklenen yıllar, yüzüne kazınan çizgiler gibi… Doğduğu gibi kalmazsa nasıl bir bebek; büyür, büyür, yaşlanır ve nasıl toprağa dönerse yüzünü, sonunda doğudan batıya göçen de böylece yola çıkmıştır. Kaybedişler yolculuğudur bu ve tedirgindir yolcu. Asla ait olmadığı yere doğru, kayboluşuna doğru, yalnızlığına doğru… Sürekli bir yolculuk. Kazandıklarının dolduramadığı çantası omzunda… En çok hatırladığıdır kaybettiği, asla unutmadığıdır onunla kalan. Gitgide silinir her şey yiter. Bir o kalır… Ocak’02

“ Biz cenneti de gördük cehennemi deDaha dün gibi çocukluğum, yediğimiz ekmek te içtiğimiz su da tertemizdi, havada gül kokusu vardı o zamanlar. Ne zaman ki sürüldük o Diyar-u Jar ülkesinden, dilini bilmediğimiz bu yaban ellere, işte o zaman başladı bizim için cehennem. Şimdi bu yanası İstanbul’da beton duvarlar arasında, kimse duymaz ki sesimi. Bazen çıkıyorum Kartal’ın tepesine, geceleri ayla konuşuyorum kendime. Ne yapayım? Soruyorum ona, nereye gidiyor bu dünya?” Dünya Ana
DERSİM HAYAT GAZETESİ SAYI: 7 / TEMMUZ 2008

Hiç yorum yok: