
Yalnızlığın başkenti orası”
C. Süreya


Her göç eden ardında bıraktığını cismen terk eder. Hep bir parça, hatta bütününü taşır geldiği yerin içinde. Düşlerinde ve düşüncesinde bıraktığı gibidir her şey. Oysa geri döndüğünde bulacağı aynı değildir. Bir kez çıkmıştır yola, dönüp dolaşıp gelse de geri, yolda yitirdiklerini toplamak kolay mıdır sanırsınız? Her şey akar zaman gibi, göçer gibi, göçerin sırtına yüklenen yıllar, yüzüne kazınan çizgiler gibi… Doğduğu gibi kalmazsa nasıl bir bebek; büyür, büyür, yaşlanır ve nasıl toprağa dönerse yüzünü, sonunda doğudan batıya göçen de böylece yola çıkmıştır. Kaybedişler yolculuğudur bu ve tedirgindir yolcu. Asla ait olmadığı yere doğru, kayboluşuna doğru, yalnızlığına doğru… Sürekli bir yolculuk. Kazandıklarının dolduramadığı çantası omzunda… En çok hatırladığıdır kaybettiği, asla unutmadığıdır onunla kalan. Gitgide silinir her şey yiter. Bir o kalır… Ocak’02
“Senin canının içinde bir can var, o canı ara!
Dağının içinde bir hazine var, o hazineyi ara!
Yürüyen dervişi arıyorsan,
Onu senden dışarıda arama, kendi içinde ara!”
mevlana




2008 Şubat-Mart-Nisan /Beyoğlu Belediyesi Piri Reis Sanat Atölyesi / Dolapdere- İstanbul
" Risk altındaki bölgelerde çocuklar için sanatla sosyalleşme projesi."
AMAÇ:
Çocuk gelişiminde resim eğitimi, eğitimin en az diğer süreçleri kadar önemlidir. Çünkü özgüven kazanımına katkıda bulunan ve yaratıcılığı geliştiren bir eğitimdir. Öz güveni gelişmiş, başarı duygusunu tatmış çocuk, bir sosyal varlık olarak başka insanlarla karşılıklı sevgi, saygı ve anlayış içinde yeni ilişkiler geliştirir. Bu yeni ilişkileri ile sorumluluk alma, kendini tanıma, yönetme, yönlendirme, gerçekleştirme ve değerlendirme yetilerini kazanır. Tasarım-uygulama sürecinde kısa zaman içerisinde göz ile düşünme yetisi kazanır. Çizip, boyayıp, kurgulayıp inşa ederken, seçme hakkını kullanır, yorumlar ve biçimlendirir.
Çocuğun kişiliğinin güçlendirilmesi, kendini ifade edebilme, beceri ve yeteneklerinin geliştirilmesi çok önemlidir. Bu becerileri geliştirilmemiş, duygularını ve duygusal çatışmalarını dışa yansıtamamış çocukların yaşadığı içsel gerilim, okullardaki şiddet birikiminin temellerini oluşturmaktadır.
Sanat eğitiminde asıl hedef, özgün imge yaratımını kolaylaştırmak ve hızlandırmaktır. Özgün imge yaratma cesareti oluşan, yarattığı özgün imgelerle görsel belleği güçlenen çocuğun bu alandaki başarısı, dış dünyayı, daha etkin ve farklı görmesini ve tanımasını sağlayacak, kendisini kuşatan sosyal ve fiziksel dünyayı daha güçlü bir kimlikle kavrayabilmelerini sağlayacaktır.
"Mahallemizde bazenleri çöpleri yakıyorlar. Her tarafta çöp falan var. Bu mahalleyi hiç sevmiyorum. Bana kalsa hepsini dövücem. Bizim bakkal kazıkçı. Ben de onu kazıklıyorum. Her tarafı mahfetmişler. Ben de mahalleye gıcık oluyorum. Bu mahalle çok sinir." ömer
"Bizim mahalle güzel bir yerdir. Ortasında büyük bir saha vardır. Güzel park ve yeşillikler vardır. Bir tane mezarlık vardır. Ara sokaklar çoktur. Geniş caddeler vardır. Binalar çok büyüktür. Bizim mahallede çok içki içen vardır. Bir tane de okul vardır." muhyettin
"Benim mahallemde ceminin önünde çöp atıyorlar Ben de Buna çok zinirleniyorum. Mahallede ezrar içen insanlarda ver ve içkide içen insanlar ver." caziye
"Bizim mahallede bir Bark var. Orda çocuklar oynarlar. Aileler oturur. çay içerler. tabi bu hep böyle olmuyor. bazı kötü insanlar uyuşturucu, esrar, hap gibi pis maddeler içiyorlar" azat
"Bizim mahallede yokuş var. Evler sanki küçükten büyüğe doğrudur. Yokuşun başında iki bakkal var." armağan
"Bizim mahalle güzedir. güzel olduğu kadar dıştan kötü bir mahalle olarak gözükür. Aslında gerçekten kötüdür" ?
"Bizim mahallede hiç kız yoktur. Sadece kızlar yazın oynuyorlar. Bizim mekanda çok top oynanır. hergün maç oynanır. Bizim evin karşısında bir bakkal vardır. Genellikle bizim mahallede hep top oynanır. Bazı adamlar camdan sigara atarlar." cüneyt
Şubat-Mart-Nisan 2008 / Tarlabaşı


